31.5.10

Biraz ciddiyet

Iste Turk halkinin felsefe ve analitik dusuncedeki eksikliginin gostergesi. "Hitler hakliydi". Iste Turk medyasinin provokator haberciligi " Israil Turkiye'den Gazze'ye giden yardim gemilerini engelledi".

28.5.10

Lalalalal

Tam tamina 1 ay sonra bugun baska sahillerde denize giriyor olucagim.
">

Communauté de l'Elephant

Biz sadece Fil komunotesindekilerle evleniriz, maymunlar komunotesindekilerle evlenmeyiz.

Yeni alinan yazlik ayakkabilar ve yagmur iliskisi

Yepisyeni alinan babetler, yazlik kot ve askili tisortle sokaga cikilir. Bisikletle bankaya gidilip, bi kac is halledilir. Bankadan cikarken bi kac damla duser, yagmur ciselemeye baslamistir. Markete gidilir. Ekmek, sut, su alinir, cikilir. Oda ne etraf sel olmus. Bisikleti alinip bi sacagin altinda beklenir. Ama yagmur durmaz, eve gidilmesi gerekir. Gokgurultuleri baslar. Alinanlar bisikletin sepetine doldurulur, hizla eve dogru yola cikilir. Sirilsiklam olmusuzdur ama sorun degildir, kazasiz belasiz gelinmistiir derkeen bisiklet park edilip, elde sepet kosarken, apartmanin merdivenlerin foosstt diye dusulur, popo ustune. Ondeki zencinin ayaklarini altina adeta. Ca va, ça va denip, eve gidilir. Yeni alinan babetler pert olmustuur.

19.5.10

Planète des papillons

- J'arrive pas faire caca.
- Pourquoi tu veux faire caca?
- Je croyais qu'on fait caca sur cette planète.
- Non, tu t'es trompé, on fait pas caca ici.

16.5.10

Cumartesi

Cumartesi aksami La Nuit des Musées diye bisey vardi. Gece butun muzeler acik ve giris parasiz. Aksam 9 bucuk gibi kapim caldi. Allez, viens on va visiter les musées. Tamam dedim hadi madem ama zoologie muzesine gidelim. Sokaga bi ciktik. Her yer insan, sokak calgisiyla dolu. Havada pek ruzgar olmadigi icin yuruye yuruye zoologie muzesine gittik. Muze aslinda doldurulmus hayvan muzesi, bir suru insan vardi, cogunlukla cocuklar. Denizanalari, baliklar, timsahlar, maymunlar derken ciktik muzeden. Karnimiz acikti, hadi Francesca'ya gidelim dedik, makarna yiyelim. Saat 10 da kapaniyormus Francesca kostuk, kostuk, yetisebilmek icin. Ama satici bitti dedi. Bizde hayal kirikligiyla napalim napalim diye dusunuyorduk, arkamizda cok guzel bir sokak calgicisi grubu calarken. En iyisi Subway'e gidelim, hem orasi 11'e kadar acik. Subway'den 2 tane à emporter sandevic alip, St. Etienne meydanina gittik. Bu meydanda cok fazla hatira var. Bisikletini surekli bagladi direk, Mosquito onunde kizlarla bagara bagara konustugumuz sokak, yanindaki hep oturdugumuz kapi girisi, Vok'un karsisi.. Zaman cabuk gecmis, artik orda bizim yerimize baskalari oturuyor, konusuyo, sigara iciyo, opusuyo. Bunlari dusunurken icimizi huzun kapladi. Neselenmek icin hadi gel bu aksam sarhos olalim dedi ama olmadi, yorgunduk. Eve donup, sokaktan gelen sarhos insanlarin sesleriyle uyuyakaldik.

14.5.10

Bugun

Evindeyken, koltukta uyuyakalinca uzerime yorgani ortmeni seviyorum, ama bardak kirarak uyandirmani hayir.

Gogus kili

Gogsunde toplam 3 tane olan killardan bi tanesini ben kopardim, itiraf ediyorum.

quality street

Hayir en guzelleri once yedigimiz icin hep en kotulerin kalmis olmasi bu cikolatalarin kotu oldugu anlamina gelmez.

gola

Unutmamak icin not: camasirhanede camdan disari bakarken arkandan gizlice gelip kulagina "gola" diye fisildayinca korkuyosun.

la vita e bella

Unutmamak icin not: 2 gece once Hayat Guzeldir'i izleyip, filmin sonunda aglarken uyuya kalmak.

11.5.10

Cilekli ekler

Cilekli eklerin icinde krema arasinda cilek ve uzerinde cikolata sosu olur. Bir eylul sabahi kahvaltida cilekli ekler yemek, insanin butun bir ay manasiz yere gulumsemesine sebeb olur, hele ki bu ekler supriz bi eklerse.

9.5.10

Gol

Gol kenarindayiz, yagmur hafif hafif basladi. Henuz hissetmesekte, golun ustu pitir pitir su damlaciklarindan cikan halkalar. Evden cikmadan son dakika aklima gelen cilekleri yiyoruz, iyi ki pudra sekerini almisiz. "Ouvre la parapluie, il pleut." Semsiye acilir. Gercekten romantik bi sahne. Etrafta kimse yok sadece 2 ordegin gezindigi bi gol kiyisinda semsiye altinda cilek yemek. 5 dakika sonra yagmur durdu. Biraz cevreyi gezelim. Iste ilerde cimenlerin ustunde bir kugu ailesi. Biraz daha yakindan incelemeliyiz, yavrular cok tatli gozukuyor. Anne biraz kizgin, bize tiss yapti. Tamam tamam "on est gentil." dedik ve gittik. Semsiye yanimizda. Golun karsi tarafina kadar yuruyup geri donduk. Yine kugularin yanindan geciyoruz. Yavrular anne kugunun kanadinin altina girmisler, cunku yagmur yagiyor. Bu seferde baba kugu yanimiza gelip bize tiss yapti, bizde korkup kactik. Yagmur hizlandi. Golun hemen yanindaki makarnaci Francesca kapali ama sacagi var, oraya kactik. Merdivenlere oturduk. Wifi vardi, ipodundan biraz facebooka baktik. Hava ne kadarda kotu bu mayis ayinda. Neyse yagmur durunca hemen bisiklete atliyalim dedim. Yanimizda bi tane bisiklet oldugu icin ben bisikletin direksiyon kismina yuzum ona donuk sekilde bi elimde semsiye diger elimlede ona tutunarak gidiyoruz. Gokgurultusu ve simsekler basladi. Korkmaya basladik. Yagmur hizlaniyor. Bizi o halde gorenler guluyor. Bir yandan bu sekilde bisikletle gitmeye korkuyorum ama neyseki gelmek uzereyiz. Onun uzerinde mont olmadigi icin cok islanmis durumda, sakinlestirmek icin ona eve gidince sicak nesquik teklifinde bulunuyorum, ve 3 dakika icinde kapinin onundeyiz. Sutler microdalgada isitiliyor yorganin icine giriliyor ve bir pazar gunude boyle bitiyor.